Yaşar Kemal denince akla gelen ilk sözcüklerden biri olan SEVGİ çevresinde hikayelere ayrılan bölümler birbirine devedikenleri ile bağlı.
ŞAHAN AHMED’de ormandan ağaç keserek yerine tarla yapan, çok verim alan Ahmed’e Ağa itiraz eder. Ahmed de başka bir orman alanından ağaç kesip tarla yapar.
AĞIR AKAN SU’da Kilyos civarında karısı ve iki çocuğuyla yaşadığı gecekonduyu kendi elleriyle yapan baba, bahçesine domates de eker. Karısı Almanya’ya gider, daha sonra tren yolunda raylara yatmış bir kızı kurtarır. Bu arada gecekondu yanar.
TURNALAR’da turnalar geldiği zaman gurbete giden kocasını gözleyen genç kadın; onun bohçası, valizi, atı ve otomobili ile gelişlerini hayal eder.
EKİN’de ekin tarlasına gelen suyu kesen adama taş atan çocuk, ekinlerin arasına saklanır.
BANA BAK KARDAŞ’ta trende kompartmanda yolcu iken taze soğan yiyen adam, karşısında oturan genç çifte bakmakta, kadın hasta kocasının omuzunda uyumakta.
KAVUN KARPUZ’da bostan bekleyen bostancı uyuyunca oradan karpuz çalan çocuklar bir çalılık gölgesinde yemekte. Bir gün karpuz çalan çocuklardan birini vurur bostancı ve elleri kelepçelenerek götürülür. Arılar çok.
The sections in the painting are devoted to stories around LOVE, one of the first words that come to mind when Yaşar Kemal is mentioned. The sections are connected to each other with thistles.
In ŞAHAN AHMED, the Agha objects to Ahmed, who cuts down trees from the forest and makes fields instead. Ahmed goes to another forest area and cuts trees there too.
In HEAVY FLOWING WATER, a father is living with his wife and two children, in a shanty house that he built with his own hands around Kilyos, Istanbul. He plants tomatoes in his garden. His wife leaves him to go to Germany. He saves a girl lying on the railway tracks. Meanwhile, the house burns down.
In CRANES, when the cranes come, the young woman, who is waiting for her expatriate husband, dreams of his arrival with his suitcase, horse, and car.
In CROPS, the boy throws stones at the man who cuts off the water coming to the crop field. The boy is hiding among the crops.
In LOOK AT ME, BROTHER, a man eats spring onions in the compartment of a train, while staring at the young couple sitting opposite to him. tTe woman sleeps on her sick husband's shoulder.
In CANTALOUPES AND MELONS, the gardener who waits for the garden sleeps, and the children steal his watermelons and eat them under the shade of a bush. One day, the gardener shoots one of the children who was stealing a watermelon and is handcuffed and taken away. There are many bees in the field.